ENFLASYON VERİLERİNİ ANLAMAK

15 Mart Cuma günü ABD için açıklanacak enflasyon rakamları, bu haftaki ekonomi takviminin önemli verileri arasında yer almaktadır. Fiyatlar genel düzeyindeki değişimlerin göstergesi olarak takip edilen bu kavram, bir ülkedeki ekonomik aktivitelerin ne kadar sağlıklı ilerlediğinin izlenebilmesi açısından, forex piyasası katılımcıları tarafından da dikkatle takip edilmektedir.

Öncelikle tüketimkavramının herhangi bir ekonominde, iktisadi açıdan önemli bir yer tuttuğunu ifade etmeliyiz ki, enflasyon rakamları da temel anlamda söz konusu bu kavramın ne düzeyde olduğunu gösterir.

Toplum içerisindeki tüketimin gereğinde fazla olması, aşırı talep ile ürün fiyatlarının sürekli bir artış içerinde olmasına neden olabilir ve böylelikle en sık karşılaşılan talep enflasyonun ortaya çıkar.

Bununla birlikte tüketimin çok az olması, enflasyonun da istenenden daha düşük seviyelerde kalmasına ve o ekonomi içerisinde durgunluk görülmesine neden olabilir.

Genel olarak ekonomistler bir ekonomide %2 civarındaki enflasyon oranının olması gerektiği görüşünde hemfikirdirler. Bu seviyenin altındaki bir enflasyon oranı durgunluk anlamına gelecekken, ilgili ekonominin sağlıklı bir durumda olmadığının göstergesidir. Bununla birlikte Türkiye’de de uzun yıllar yaşanmış olan yüksek enflasyon durumu, ,insanların ihtiyaç duyduğu ürünlerin fiyatlarında sürekli bir artışa neden olur ki, bu da sabit gelirli kesimin satın alma gücünün giderek azalması, yani refah seviyesinin düşmesi demektir.

Bu açıklamalar sonrasında ekonomi takviminde ‘CPI’ ve ‘core CPI’ olarak sıklıkla gördüğümüz verilere gelelim. Consumer Price Index kelimelerinin baş harfleri oluşan CPI, Tüketici Fiyat Endeksi, yani TÜFE olarak Türkçe’de karşılık bulur. Ancak Forex piyasası katılımcısı için CPI’dan daha çok ‘core CPI’ kavramının önem kazandığını görüyoruz. Çekirdek enflasyon olarak ifade edebileceğimiz core CPI verisinin farkı, hesaplama yapılırken, CPI içerisinde yer alan gıda ve enerji fiyatlarının, bu hesaplamadan çıkarılmasıdır. Bir ekonominin gidişatına ilişkin daha sağlıklı bir bilgi verdiği düşünülen core CPI’ın kısa dönemde piyasalara etkisinin daha fazla olduğu görülmektedir.

Burada, Core CPI verisini biraz daha açmak gerekiyor. Ekonominin içerisinde yer alan insanlardan, hiç geliri olmayanların dahi harcamalar yamak zorunda olduğu bir gerçektir. Çünkü insanlar, yaşamlarını idame ettirebilmek için yemek yemek, barınmak ve hatta ısınmak zorundadırlar. Bahsettiğimiz gibi hiç geliri olmayan bir birey bile, bunları gerektiğinde borçlanarak yerine getirir ki bu tür harcamalara ‘otonom giderler’, zorunlu harcamalar diyebiliriz. Ekonomik faaliyetler içerisinde bu tür kalemlerin ise, ülke ekonomisinin sağlığı hakkında yanıltıcı bilgiler vereceği düşünülmektedir. Dolayısı ile çekirdek CPI verisi daha önemli bir hal almaktadır.

Diğer taraftan, enflasyon oranları, o ülkenin merkez bankasının para politikalarında yapabileceği değişiklikleri öngörebilmek için önemli bir gösterge olarak kabul edilebilir. Çünkü merkez bankaları yüksek enflasyonun önüne geçmek için faiz oranlarını artırıp ekonomik aktiviteleri soğutmaya çalışırken, düşük enflasyon süreci içerisinde de faiz oranını düşürerek ekonomiye can vermeyi amaçlarlar.

Örneğin, merkez bankasının enflasyon hedefinin %2 olduğu bir ortamda, açıklanan rakamların sürekli bir şekilde %2’nin çok üzerinde gerçekleşmesi, özellikle bankanın başkanının yaptığı konuşmalar ile birlikte desteklenerek faiz artırım beklentisinin oluşmasını, dolayısı ile ilgili para biriminin değer kazanmasını sağlayabilir. Çünkü, daha önce bahsettiğimiz gibi, enflasyonun merkez bankasına göre yüksek seviyelerde olması ve bankanın dolayısı ile ekonomik aktiviteleri yavaşlatmak istemesi doğaldır. Bunun içinde faiz artırımına gitmek merkez bankasının seçeceği yöntemlerden ilkidir.

Diğer taraftan ekonomik işlerliği bozacak kadar düşük seviyelerde olan enflasyon, merkez bankasının, aktiviteleri canlandırmak istemesine paralel olarak faiz indirimine gitmesine neden olacaktır.

Sermet DOĞAN

Fundamental Analysts

Add a Comment