Her şey oy ile ölçülmemelidir!
|7 Haziran seçimleri sonrasında hükümetin kurulamamış olması nedeniyle halkımız 1 Kasım’da yeniden oy verecek. Seçim sonucunda kimin iktidar kimin muhalefet ya da koalisyon çalışmalarında nasıl bir birliktelik gerçekleştireceğinden ziyade, hükümetin kurulması, konu ile ilgili sürecin hızlı ilerlemesi, ekonomi başta olmak üzere tüm departmanlarda artık mesaiye başlanması temennimizdir. Çünkü belirsizliğin devam ettiği bir ortamda ekonomi başta olmak üzere tüm organlar zarar görmektedir.
Bu yazıyı yazmamdaki en önemli neden, herkesin sandıktan bir umut beklemesinin yanlış olduğunu ifade etmemdir. Tüm mesele buymuş gibi herkes sadece seçim sonucuna odaklanmıştır. Herkes siyasi liderlerin yaptıklarına & yapmadıklarına & yapamadıklarına göre fikir beyan etmektedir. İktidar partisi, muhalefeti, muhalefet ise iktidarı kötüleyen açıklamalarını sürdürmektedir. Evet bu tarz tartışmalar, yapılan & yapılmayanların tüm ayrıntılarının halk ile paylaşılması önemlidir. Ancak tek başına yeterli mi? Bence yeterli değildir?
Toplumu gözlemlediğimde ortaya çıkan senaryoyu “hazıra konmak” tabiri ile özetlenebilir. Herkes kendi vicdanını sorgularsa eğer, “Türkiye’nin gelişimi için neler yaptınız” sorusuna uygun bir cevap veremeyecektir. Ya ben işte evlat yetiştiriyorum, çalışıyorum, okuyorum daha ne yapayım diye cevaplar geldiğini duyar gibiyim.
Peki, sadece okumak, çalışmak, evlat yetiştirmek yeterli midir? Cevabı kocaman bir HAYIR!
Her aile, evladının hayata tutunmasını ve iyi bir geleceğe sahip olmasını sağlamak için yoğun bir çalışma hayatı içerisinde tabiri caizse ekmek parası peşinde koşar. Doğal olarak da hayat telaşesi içerisinde maddi olanakları üst düzeye tutmaya çalışırken aile ve çocuk kavramlarından uzaklaşır. Mevcut yoğunluk, ailelerin birbirleri ile iletişimlerinin azalmasını sağlar, çocuklar kendi gelişimlerini tamamlarken çoğu eksik ve yanlış bir şekilde büyür. Eksik ve yanlış bir şekilde büyüyen çocuklar, kendi kararlarını verebilecek özgüvene ulaşmada problemler yaşar. Ayrıca araştırmacı bir yapıya sahip olamadığı için de önüne sunulan nimetlerden yararlanmak ister ve sorgulamaz.
İşte çocuklarımızın sorgulama yapmayı bıraktığı her an, bataklığa sürüklendiğimizin bir kanıtıdır.
Her birey, bir konu hakkında olumlu ya da olumsuz yorumlar gerçekleştirir ancak yaptığı yorum, kişinin o konuda uzman olmadan sadece kulaktan dolma bilgiler sonucunda büründüğü kimliktir. Hal böyle olunca toplumumuzda herşeyde fikir beyan eden ancak uzmanlık alanı olmayan bireylerin yetişmesine zemin hazırlarız.
Örneğin, doktora gitme şu ……. ağrı kesici ilacı iç hiçbir şey olmaz. Aman servise gitme kazık yersin, sanayi de çok daha uygun fiyata bakım yaptırırsın. Abi bu orjinal ürünle hemen hemen aynı, sadece logosu yok değmez o kadar orjinaline para vermene gibi.
Buna benzer binlerce örnek verilebiliriz. Ancak burada vurgulamak istediğim husus, bilinçlenmenin doğru yollarla gerçekleşmemesi ve bunun neticesinde karşılaştığımız acımasız sonuçların hayatımızı zehir etmesidir. İşte bu aşamada aile büyüklerine ciddi bir iş düşmektedir. Evlatlarımızın gökteki yıldızlar gibi parlamasını, büyüdüklerinde ülkemize faydalı doktorlar, mühendisler, milletvekilleri, avukatlar, hakimler, vb olmalarını istiyorsak, çocuk gelişimi konusunda bilinçlenmeliyiz.
Unutmayınız, evlatlarımızı doğru yetiştirebilmek için önce anne – baba kavramlarını bilmeli ve buna uygun davranış biçimi oluşturmalıyız. Eğer alışılmışın dışına çıkmaz, hala daha eski usullerle kulaktan dolma bilgiler neticesinde çocuk yetiştirirsek, ortaya çıkan sonuç, şuan ki durumdan çok da farklı olmayacaktır.
Ülkemizin kaderini etkilemek ve başarılı bireyler yetiştirmek istiyorsak, taşın altına elimizi koymamız gerektiğini, her şeyi devletten beklemememiz gerektiğini unutmayalım. Aksi takdirde sorgulamayan, bana dokunmayan bin yıl yaşasın tarzı insan topluluğu olma yolunda rekor kıracağımızı unutmayalım.
Unutmayınız, her çocuk bir gün yetişkin olacaktır ve bu yetişkin kişiler, ülkemizin her bölümünde üst düzey çalışanlara dönüşecektir. Bu nedenle de ülkemizin geleceğini belirlemek bizim elimizdedir. Bu nedenle de mevcut durumdan memnun değilseniz, buna uygun olarak önce kendinizi daha sonra da evladınızı yetiştirmelisiniz.
Peki, memnun olup olmadığınızın kararını nasıl vereceksiniz…
Saygılarımla…