Balık Baştan Kokar…

Ağzımdaki bir damla su ile ateşe atılan Hz İbrahim’in yanmasını engelleyemem ancak en azından safımı belli etmiş olurum.

Futbol kulüplerine yönelik kısa düşüncem aşağıdadır…

Futbolculara milyon milyon Euro maaş ver,
Onbinlerce Euro bonus / prim ver,
Milyon Euro bonservis bedeli ya da imza parası ver,
Futbolcular aldıkları bedel üzerinden vergisini ödemeyeceği için ve onun da vergisini öde,
Menajerler’in saçma sapan komisyolarına maruz kal,
Bütün bu ödemelerde hiçbir riskin olmadığı gibi sonrasında Başkan ceketini alıp gidebilsin ve hiçbir şekilde yargılanmasın oh ne ala memleket.

Lütfen rica ediyorum beni de başkan yapın 🙂

Sorun, şirket yönetiminde sorumluluk sahibi olup olmamakla alakalı. Popülarist yaklaşım ve taraftar zoruyla yapılan herşey, takımların mahvolmasını sağlıyor. Oysa ki bu kadar harcama yapmayıp en azından 5 yıllık bir feda dönemi gerçekleştirilse ve gençlerimize bu süreçte yoğunlaşılsa emin olun 5 yıl sonra nerelerde olabiliriz.

Bakınız GS’li Ozan Kabak’a. Geçmişte yüzlerce örnek var. Dünyanın en iyi gençlerini de getirseniz eğer onu anlayamazsanız hiçbir fayda sağlamaz ve bu çocukların geleceğini karartırsınız.

Bu kadar soruna rağmen hala alt yapıdan birşeyler çıkabiliyormuş en azından Ozan ile bunu görebiliyoruz. Her yıl 2 – 3 tane genç çocuk çıkartsak A takıma, yanlarına da birkaç tane profesyonel abi versek örneğin ujfalusi gibi ve nasıl profesyonel futbolcu olmasını anlattırsak onlara. Bak bakalım neler oluyor bu ülkede…

Unutmayalım, büyük takımların ölüsü bile ilk 5’te olması için yeterli olacaktır. Şimdi hocam Fenerbahçe neden böyle diyebilirsiniz. Bence Fenerbahçe takımının bu halde olmasının sebebi futbol ile alakalı değil…

Yani özetle gençlerin önünü açmak gerek. Hem az maliyetli, ayrıca başarıya aç oldukları için çok fayda sağlayacaktır. Hele ki bizim milletin evlatları, o duygusal yapı ile Ulubatlı Hasan gibi bayrağı en tepeye dikmek için ciddi çaba sarf edecektir. Yeter ki onlara fırsat tanıyın…

Bu sebeple de başkanından tutun teknik direktörüne kadar scout ekibinden tutun da kondisyonerine kadar, herkesi bu aşamada maksimum verim alabileceğin türden seçerek bir yol alman lazım. Ayrıca medya tarafında da reyting alacağım diye saçma sapan dedikodulardan vazgeçmesi, engellenmesi ve Türk takımını teşvik edecek çalışmalar içerisinde yer alması gerekmektedir.

Kulube dönecek olursak, taraftar bizim en büyük gelir kaynağımız onlara çilek getirmezsek bize küser diye kulübü batırmanın bir anlamı yok. Küserlerse küssünler, zaten bu şekilde küseceklerse onlara taraftar denmiyor…

Önemli olan kulübün batmamasıdır, sen onun gönlünü alırsın merak etme. Alacak çok cana yakın insanlar var mesela Abdurrahim Albayrak gibi. Mali başarı, sportif başarıyı mutlaka getirecektir. Ama sen önce ayaklarının üzerinde durmayı öğren. Durman içinde sorumluluk alan, riski paylaşan bir başkan ve ekip yönetimi oluşması gerekiyor.

Ek olarak kulüpleri denetleyecek ve gözünün yaşına bakmayacak bir federasyona da ihtiyaç vardır. Onlar bazı şeylere göz yumdukça, bu takımların bu halden kurtulması söz konusu değildir. Bu sebeple de federasyon başkanı dahil herkesin bu vizyona uygun bir davranış biçim içerisinde olması ve kulüpleri denetlemesi önemlidir. Maalesef millet olarak biz sıkıya gelmeden başarıya ulaşamıyoruz. Bu sebeple de ensemizde olmaları gerek her daim…

Söyleyecek binlerce şey var ama kısaca özetlemek istedim.

Sonuna kadar okuma sabrı gösterdiğiniz için teşekkür ederim.

Kudret AYYILDIR

Add a Comment